Çocukluğunda içindeki öğrenme aşkıyla büyüyen bilgiye aşık bir çocuk,
Gençliğinde din alimi olmak isteyen, bunun için her bilgiyi didik didik araştıran bir genç,
Orta yaşlarında gözünü saraya dikmiş, büyük mevkiilere talip bir adam.
Din alimi olmak isteyen, bilgiye aşık genç ne oldu da tarihin en tehlikeli siyasi figürlerinden biri haline geldi dersiniz?
Sebep yine siyasi entrikalar…
Elbette yine menfaat çevreleri ve dalkavuklar…
Saray da Hasan isimli bu gencin çok yükseleceğini ve kendi yerine geleceğini farkeden vezir, çeşitli siyasi entrikalar ve iftiralarla bu genci karalayarak Saray ın ve Halkın gözünde “şerefsiz” damgası vurduruyordu.. İtibarı iki paralık edilen genç Hasan, Saray a kızarak Mısır a yerleşir ve burada bir kaç sene kalır. Muhalif genç, burada da rahat durmayacak ve Afrika ya sürülecek pes etmeyerek tekrar bir Ortadoğu ülkesine Suriye ye gelecekti.
Suriye de halkın benimsediği mezhebin kendi ideolojik politikalarına uymayacağını fark eden genç Hasan, kendi ideolojisine uygun bir yer ararken İran ın Deylem bölgesini keşfetti. Bu bölgeyi onun için özel kılan, bölge halkının savaşçı bir yapıya sahip olması yanı sıra İslam da bir bölgeyi zorla fethetme fikrini benimsemeyen, nispeten daha özgür ve muhalif bir bölgeydi.
Genç Hasan, dilediği dini ilme ulaşamamıştı belki ama büyü, astronomi ve yıldız ilimlerinde derin bilgi sahibi olmuştu. Aynı zamanda bir yazardı. Hasan Sabbah ın kendi içinde bir adalet mekanizması vardı. Öyle ki ilerleyen yıllarda bir oğlunu içki içtiği için diğerini ise haksız yere suikast gerçekleştirdiği için idam ettirecektir.
Deylem şehrinin Kazvin bölgesine koğuşlanan Hasan Sabbah, burada ilk müritlerini toplamaya başlar.
Kısa sürede hızla gelişen bu muhalif gencin tarikatı, Totaliter İran rejimini rahatsız eder. Önsezisi çok kuvvetli olan Hasan Sabbah, her ihtimale karşı kendisine yapılabilecek suikastlerin önünü kesmek amaçlı güvenlikli bir yer arar.
Elbruz dağı nın iki bin metre yüksekliğinde kayalıklarla çevrili yalnız yüksekten uçan kartalların kolaylıkla ulaşabildiği Alamut kalesini keşfetmesi uzun sürmez.
Ve nihayet tarih 1090 yılını gösterdiğinde Haşhaşi tarikatının resmi merkezi Alamut kalesinde kurulmuştur ve şimdi intikam zamanıdır. Selçuklu Sarayı ndan çeşitli ayak oyunları ve iftiralarla ayağı kaydırılan genç Hasan, artık Haşhaşi tarikatının lideri Hasan Sabbah olmuştur.
Alamut kalesine büyük bir coşkuyla giren Hasan Sabbah, adımını attığı bu kaleden dışarıya 34 yıl boyunca çıkmayacak hatta ve hatta kalenin içinde kaldığı odasından dahi dışarı sadece bir kaç kez çıkacaktır bu 34 yıl boyunca…
Çünkü iş büyüktür…
Çünkü Hasan Sabbah, tek başına bir adam olarak Büyük Selçuklu Devleti ne meydan okumaktadır…
Hasan Sabbah müritlerini eğitir kimini asker, kimini tüccar, kimini din alimi, kimini diplomat yapar.
Bu gençler ilerleyen yıllarda devletin içinde önemli mevkiilere gelir ancak devlete değil Hasan Sabbah a çalışırlar.
Hasan Sabbah ın müritleri kendisine o kadar bağlıdır ki, bir misafiri kalesine onu ziyarete geldiğinde sırf gözdağı vermek için kalenin üzerinde nöbet bekleyen bir askere el işareti yaptığında asker hiç düşünmeden kendini aşağı atar, intihar eder.
Bu bağlılığın nedenini tarikatın da ismini aldığı “haşhaş” maddesi olarak görenler olsa da işin sırrı haşhaşta değil Hasan Sabbah a karşı müritlerinin duyduğu sonsuz sadakattir.
Ve operasyonlar başlar…
Önce Nizamülmülk ü öldürtür…
Sonra Selçuklu Devleti nde üst düzey siyasileri öldürtür…
Abbasi din adamlarına suikastler düzenler…
Suikastleri gerçekleştiren müritler kesinlikle olay yerinden kaçmaz, gülümseyerek öldürülmeyi bekler.
Bu bile başlı başına bir gözdağı olur herkese.
Hasan Sabbah en etkili isim olur, o kadar ki karşı konulamayacak tek güç olarak görülmeye başlar.
Tam da bu tarihlerde beklenmedik şeyler olur, Tarih her zamanki cilvelerinden birini yapar ve zaten Hasan Sabbah ın tehdit haline geldiği Büyük Selçuklu Devleti nde bir de iç kargaşalar çıkar.
Bu kargaşa Hasan Sabbah ın ekmeğine tuz biber olur.
Büyük Selçuklu Devleti nin Melikşah ı ölür, onun yerine tahta geçen Sencer i kontrolü altına almaya çalışan Hasan Sabbah ilk girişiminde Sencer in olumsuz tepkisiyle karşılaşır.
Sencer akıllı bir devlet adamıdır.
Cesurdur.
Ta ki bir sabah yatağından kalktığında başucuna saplanmış bir hançer görene kadar…
Sencer anlamıştır ki, Hasan Sabbah fiziki olarak Alamut Kalesinde iken gölgesi saraya çoktan ulaşmıştır.
Ne var ki Hasan Sabbah bir halk hareketi olmadığı için, hareketinin arkasında genel halk desteği yoktur. Bu yüzden devleti içten yoketse de nihai anlamda bir hedefi olmayacağını farkeder, Hasan Sabbah ın devlet başkanı olmak gibi bir niyeti yoktur çünkü zaten arkasında bir devlet olmamasına rağmen devlet başkanlarından daha güçlüdür.
Tarih 1124 ü gösterdiğinde hastalığı sebebiyle yatağa düşen Hasan Sabbah, yerine haleflerini tayin ettikten sonra bir Cuma günü ölür. Fakat tarihe bıraktığı derin iz, onu efsaneleştirir ve ölümünden 891 yıl sonra Hür Adam a bu yazıyı yazdırır.